Geleneksel medyada her duyduğumuza, gördüğümüze, okuduğumuza inanmamamız gerektiğini artık iyi kötü bilir olduk. Hatta gazeteler için “doğrusunu öğrenmek istiyorsanız tersten okuyun” diye espriler bile yapılır oldu. Ancak sosyal medyada henüz bu filtreleme algısını geliştiremedik.
Twitter’da okuduğumuz her tweet doğrudur, hele hele bir de fotoğraf varsa ekte kesinlikle doğrudur algısı var içimizde bir yerlerde. Son günlerin popüler konularından biri olan Gezi Parkı olaylarında sosyal medya okuryazarlığı eğitiminin olmazsa olmazlar arasına girdiğini gördük. Zira bazı ajansların Twitter fenomenlerine para karşılığında tweet attırdığı ve gündemi belirledikleri yönünde iddialar ortaya atıldı. Kimse de bunlar asla yapılamaz demedi. Doğru mu değil mi buna savcılar karar verecektir ancak bunu yapabilmek şuanda mümkün. Yani birkaç sosyal medya ajansı bir araya gelerek sosyal medyayı kullanıp halkı sokağa dökebilir.
Fenomenler de yer aldı
Bunun geleneksel medyanın zaman zaman ellerindeki gücü kendi çıkarlarına uygun şekilde kullanmalarından hiçbir farkı yok aslında. Aynı şekilde sosyal medyada da dikkatli davranmamız gerek. Öncelikle Gezi Parkı olaylarında yaşananlardan kısaca bahsedelim. İlk polis müdahalesinin ardından şafağın sökmesiyle beraber 4-5 farklı fenomen konuyla ilgili yüzlerce tweet atarak tüm TT’yi olayla ilgili doldurdular.
Bir çok kurumun da kurumsal olarak Twitter’dan konuyla ilgili tweetler attığını gördük. Bugüne dek herhangi bir olayda benzerini görmemiştik. Bazı şirketler göstericilere gaz maskesi dahi dağıttılar. Eylemler büyürken diğer yandan onlarca farklı kişi tarafından, farklı amaçlarla üzerinde oynanmış fotoğraflar ya da farklı tarihlerden, farklı yerlerden fotoğraflar paylaşılmaya başlandı. Bu fotoğrafları paylaşanlar da öyle Twitter’daki yumurta hesaplar değil ünlüler, fenomenler, gazeteciler hatta milletvekilleri idi. Ardından “falanca yeri yaktık işte bu da fotoğrafı” türünde tweetlerinde atılmasıyla birlikte polisin birkaç kişiyi gözaltına aldığı haberlerini aldık. Birden bütün o ünlülerin, fenomenlerin tweetlerini sildiklerini gördük.
Kontrol nasıl sağlanacak?
Sosyal Medya Okuryazarlığı eğitimi müfredatlara girer mi bilmiyorum ancak o zamana dek sosyal medyada gördüğümüz herhangi bir fotoğrafı Google Image Search ile aratıp geçmişten bir fotoğraf olup olmadığını aratabiliriz. Haber niteliği taşıyan tweetleri ise tıpkı “sorumlu” medyanın yaptığı gibi iki farklı yerden teyit almadan paylaşmamaya özen göstermemiz gerekiyor. Bazen retweet almaktan önemli şeylerde oluyor dünyada Gezi Parkı olaylarında gördüğümüz gibi.
Peki Photoshop ile yapılmış olan fotoğrafları nasıl anlarız?
Peki Photoshop ile yapılmış olan fotoğrafları nasıl anlarız? Bunun için yöntemlerden biri oldukça basit. Fotoğrafı bilgisayarımıza kaydedip not defteri (notepad.exe) ile resim dosyasını açtığımızda içinde okuyamadığımız bir sürü kod olacaktır. Bu kodlarda CTRL+F tuşu ile “Adobe” kelimesini aratınca Adobe Photoshop CS6 kelimeleri çıkıyorsa bu görsel Photoshoptan geçmiş demektir. Ayrıca görsele sağ tıklayarak açılan özellikler panelinde ayrıntılar kısmından da görsel hakkında bilgiler edinebiliriz. Tabii ki bu yöntemlerin hepsi aşılabilecek yöntemler. Ancak “genellikle” yalan haberleri yaymaya uğraşan kişiler bunlara çokta dikkat etmiyorlar. Bu nedenle oldukça işinize yarayacaklardır.
En önemlisi ise ilgili haberi paylaşan kişiye güvenip güvenmediğiniz. Twitter ya da Facebook’ta herhangi bir haber gördüğünüzde önce o kişinin önceki paylaşımlarına, takipçi ya da arkadaş sayısına bakın. Bu hesap gerçek bir kişi tarafından mı yönetiliyor, amacı kötü olabilir mi diye inceleyin. Farklı bir yerden doğrulama gelmediği sürece de paylaşmamaya dikkat edin.
Son olarak eğer benzer şekilde provokatif amaçlı paylaşımlar yapan insanları görürseniz ekran görüntüleriyle birlikte Emniyet’e buradan şikayette bulunabilirsiniz.
Kurumunuzun Yeni Medya Eğitimi ile yeni medyadaki tehditleri ve fırsatları öğrenmesini ister misiniz?