Dijital pazarlama ve sosyal medya alanları son bir kaç yıldır trendden inmiyor. Kendinizi bu alanda geliştirmek için izleyebileceğiniz bir çok yöntem mevcut. Bugüne kadar 2000’den fazla öğrencimle birebir olarak derslerimde kendilerini nasıl geliştirebileceklerini anlattım. Özellikle tüm bu yöntemleri tek bir yerde vermenin güzel olabileceğini düşünüyorum. Öncelikle sektördeki eğitimlerden başlayalım.
Sertifika programları dijital pazarlama alanı için ikiye ayrılıyorlar. Birincisi uzun dönemli, sonunda bir ünvan alabileceğiniz, bir üniversite ya da MEB onaylı bir kurumda verilen sertifikalar. Yalnız uzun dönemli eğitimlerde de bir ayrım söz konusu. Bazı eğitimler 50-60 saatlerde kalırken, bazıları 200 saati bulabiliyor. Hatta 2012 yılında 600 saatlik bir eğitimin parçası da olmuştum. Bu eğitimlerde bence saat konusu oldukça kritik. Zira dijital pazarlamanın temellerini öğrenmek isteyen birisine kısa sürelerde bir şeyler aktarabilmeniz pek olası değil. Yapabileceğiniz anca, “evet böyle bir sektör var, bu alanda çalışanlar güzel şeyler yapıyorlar” demesinden öteye biraz zor gidecektir.
İşi bilenlerin genel olarak yanıldığı bir nokta var, dijital pazarlama üzerinde daha önce hiç bir şey yapmamış bir insan için anlattıklarınız uzay bilimi gibi geliyor, bir kez anlatmayla daha önce bir pratik yapmamış olanlar gerçekten bir şey anlamıyorlar. Konuların tekrar edilebilmesi ise 50-60 saatte pek mümkün gözükmüyor zira çok fazla alt başlık bulunmakta. Bunların bir çoğuna ise derinlemesine girmek gerekiyor. Yalnızca SEO alanında bile 40 saatlik bir anlatımın sonunda tüm konulara değinebileceğinizi düşünürsek, 50-60 saat pek de yeterli değil gibi görünüyor.
Bir diğer konu ise eğitime katılacak olanların bilgi düzeyi. Özellikle bazı eğitim kurumlarında lisans diploması isteniyor. Bu bence sektörün ruhunun bilinmemesi ile ilgili. Sektörde işini gerçekten iyi yapan bir çok insan üniversite hatta bazısı lise mezunu bile değil. Okullarda öğretilen bilgilerle dijital pazarlamanın çok bir ilgisi yok. Pazarlamanın temellerini bilmek, 4P bilmek, konumlandırma bilmek evet çok gerekli fakat bunları sertifika programının içinde de verebilir bu kurumlar. Bunları bilmiyor diye eğitime almamazlık edilmesi çok yanlış olurdu. Lisans eğitimi zorunluluğunu aslında eğitimlerdeki akademisyen kadrosuna bağlayacağım. Sektörde bir çok akademisyenin dersinde bulundum. Dijital pazarlama alanı için konuşmak gerekirse, hiç biri sektörle ilgili en ufak bir şey bilmiyorlar. Bilgileri yalnızca teoride. Hayatında hiç Facebook reklamı vermemiş birisine Sosyal Medya Reklamcılığı dersi anlattırırsanız, öğrenci haliyle bir şey anlamaz. Eğer anladığını iddia ediyorsa da diğer eğitimlerden çıkanlarla 15dk sohbet ettiğinde isyan etmeye başlar. Eğitim seçiminde akademisyen kadrosunun geniş olması kesinlikle negatif bir etken.
Dijital pazarlama geleneksel pazarlama gibi teori ağırlıklı bir konu değil. Bol bol uygulama yapmanız gerekiyor. Bu uygulamaları gerçekleştirirken de çok önemli bir şeye ihtiyacınız var: Bir bilgisayar! Öğrencilere bilgisayar getirme zorunluluğu belirtmeyen ya da bilgisayar sunmayan eğitimleri komple çöpe atabilirsiniz. Zira bu eğitimler genellikle seminerler dizisi olarak geçmekte. Sektörde biraz isim yapmış birinin, büyük bir ihtimalle hiç o kadar fazlasını yönetemeyeceğiniz bütçeyle (profesyonel gözle çok kötü olduğu belli olan) havalı impression, reach rakamlarını anlatıp gitmesinden ibaret olacak. Bunun da adına case study çalışması diyecekler. Peki bu case studyde hangi uygulamayı nasıl gerçekleştirdiniz diye detaya girilen bir soru yöneltildiğinde ise bir cevap alamayacaksınız çünkü detayları kurgulayanlar isim yapmamış, asıl işi bilenler. Size sadece falanca yerin direktörü ünvanı satılmıştır. O direktörlerin çoğu hayatında title değiştirmemiş, Instagram’da story atmamış kimseler. İşin ilginç yanı bir çoğunun sosyal medya hesabı bile yok. Hatta bu konuya da değinmek gerekiyor. Ben bir eğitim almadan önce mutlaka eğitmenin sosyal ağlardaki hesaplarını kontrol ederim. Sosyal medya alanıyla ilgili bir eğitim veriyorsa kendi hesaplarının da düzgün yönetileceğini düşünürüm. Bence gerekli bir detay.
Uzun dönemli sertifika programlarının dışında yeni yeni trend olmaya başlayan bir ya da iki günlük kısa sertifika programları çıkmaya başladı. Bu programlar resmi olarak bir sertifika verme yetkisine sahip olmasa da (zaten Google haricinde herhangi bir kurumdan aldığınız sertifikanın sektörde geçerliliği yok) sertifika dağıtıyorlar. Bu eğitimlerde tek bir konunun detaylarına girme fırsatı yakalıyorsunuz. Model hem kârlı hem de sıkıntısız olduğu için hızla büyüyeceğe benziyor. Özellikle dijital pazarlama eğitimlerinde detay olarak görünen Google Tag Manager gibi bir konuya özel olarak hazırlanmış iki günlük bir eğitim, ufkunuzu açabiliyor. Bu açıdan bir iki günlük tek bir dikeydeki konuya odaklanmış eğitimlerle takıldığınız konularda kendinizi geliştirebilirsiniz.
Yine uzak durmanızda fayda gördüğüm bir diğer eğitim tipi de, kendi kendini eğitmen ilan etmiş ve kendi adıyla sertifika dağıtan bir kaç kişi türedi. Özellikle bu tip eğitimler belki hayatında bilgisayarı eline almamış kişiler için biraz ufuk açıcı olabilirler ama edindiğiniz bilgilerle bir e-ticaret sitesinin dönüşüm optimizasyonunu gerçekleştiremezsiniz.
Bir diğer konu ise kitaplar. Kendinizi gerçekten kitap okuyarak dijital pazarlama alanında geliştirebilirsiniz. Doğrusunu söylemek gerekirse bir Türk tarafından yazılmış, sosyal medya ya da dijital pazarlamayı kapsamlı bir şekilde anlatan bir kitap tavsiyesinde bulunamıyorum. Fakat yabancı yazarlardan çok iyi örnekler çıkıyor. Özellikle tek bir dikeye yönelen kitapları daha fazla önemsiyorum. Tabi işin ruhu da kitap yazmaya ayrı bir engel. Zira kitabınızda Facebook reklamlarını anlatırken 12 farklı reklam tipi var diye yazıyorsunuz, ertesi günü çıkan güncellemeyle reklam tiplerinin sayısı 14’e çıkıyor. Siz daha baskıya vermeden kitabın güncellenmesi gerekiyor. Bu açıdan da bakıldığında özellikle dijital odaklı değil, pazarlama odaklı kitaplara ağırlık verilmeli. Türkiye’de pazarlama üzerine lisans eğitimi almış ya da hiç eğitim almamış kişilerin tamamına global bir bakış açısı edinmeleri amacıyla pazarlama alanında yabancı yazarlı olarak yazılmış olan klasiklerden başlayarak ellerine ne geçerse okumalarını tavsiye ediyorum.
Kitaplar bizim sektörümüzde maalesef işin öğrenilebileceği ilk kaynak değil. Bizim sektörün dinamizmini yakalayan tek yer bloglar. Ancak bloglar dediğimde aklınıza haberler geliyorsa yanılıyorsunuz. Kendinizi geliştirebileceğiniz yazılar haberler değil, how-to makaleleridir. Google’da bu yıl en çok bilmem ne dizisini aramış olduğumuz okuyana hiç bir şey katmayacak ya da falanca startupın ne kadar yatırım aldığını bilmeniz de size bir şey katmayacak. Hangi optimizasyonun, hangi geliştirmenin nasıl yapılacağını, hangi uygulamanın nasıl kullanılacağını anlatan blogları takip etmekte fayda var. Bu bloglar genellikle kurumsal bloglardan oluşuyor. Yurtışında (Türkiye’de de bir kaç harika örnek var) bir çok dijital pazarlama aracının kendisine ait blogu bulunmakta. Bu bloglar sık yazılar yayınlamasalar da yayınladıklarında gerçekten okunmaya değer şeyler yazıyorlar. Bu blogların bir listesini oluşturup Feedly aracılığıyla takip etmenizi öneriyorum.
Kendinizi geliştirmenin bir diğer yolu ise videolar. Youtube’da bir çok uygulamanın nasıl kullanılacağına dair binlerce video var. Evet bir çoğu İngilizce ve evet İngilizce bilmeden dijital pazarlama sektöründe ilerlemeniz mümkün değil. Bu videolarda izlerken uygulayarak bir çok dijital pazarlama aracını kullanmayı öğrenebilirsiniz. Diğer yandan Udemy eğitimlerine de göz atmanızda fayda var. Çoğunluğu yine İngilizce olsa da muhteşem görüntü ve ses kalitesiyle binlerce saatlik eğitim bulunmakta.
Biraz self-promotion gibi olacak ama en güncel konuları takip edip kendinizi geliştirmenizin etkili yollarından birisi de sıkı dergi okuyucusu olmak. Pazarlama alanında yayın yapan ve doyurucu içeriğe sahip az sayıda dergi olsa da bu dergileri kaçırmadan, satır satır okumak gerekiyor. Brandmap’e de bu vesileyle ekosisteme katmış olduğu değerden ötürü teşekkür ediyorum.
Ücretsiz ya da ücretli etkinliklerle kendinizi geliştirmeniz, yeni şeyler öğrenmeniz bambaşka bir makale konusu olsa da Türkiye’de gerçekten zor. Bence etkinlik işine bel bağlayıp çok fazla para harcamanıza gerek yok. Özellikle sektördeki ücretli/ücretsiz etkinliklerin çoğu sponsorların kendilerini övdüğü konuşmalarla dolu olduğundan dolayı yeni şeyler öğrenebilme şansınız çok az oluyor. Ufak bir tüyo vermem gerekirse genellikle yeni başlayan etkinlik dizilerindeki o ilk amatörlük heyecanı kaliteli içerik vermelerine daha çok imkan veriyor. Tabi yeni etkinlik dizilerine kimsenin sponsor olmuyor olması da bir diğer etken.
Tüm bunların özetini geçmek gerekirse, klişe bir laf olacak ama “Öğrenmek için gereken tek şey, öğrenmeyi istemeniz.” Gerçekten, dijital pazarlama sektörünün işini bilen, öğrenme aşkına sahip insanlara ihtiyacı var. Bu niteliklerdeki insanlar çok hızlı bir şekilde kariyer basamaklarını çıkabilirler. Bir çok sektörde işiniz çok zor olmasına rağmen, bu sektörde ihtiyaç sandığınızdan daha fazla!
Merhaba,
Yazı güzel ve detaylı. Teşekkürler, sektörü ifade etmişsiniz resmen.
“…bir soru yöneltildiğinde ise bir cevap alamayacaksınız çünkü detayları kurgulayanlar isim yapmamış, asıl işi bilenler. ” şeklinde giden cümle tam tersi olacak sanki.
Bir de şu kısma kısmen katılamıyorum. Kendi hesaplarını yönetemeyen kişiler nasıl sosyal medya eğitimi versin şeklindeki ifadenize. Bu neden hatalı, çünkü o kadar yoğun çalışan kişiler var bu sektörde, kendisi hariç tüm şirketin yükünü üstlenen veya görüşmeden görüşmeye vakit ayıramayan kişiler var. Dolayısıyla kendi mecralarını yönetemiyor. Ama layığıyla kendi çevresi aracılığıyla veya markalarıyla işlerini yapıp sürdüren kişiler var.
Etkinlikler konusunda da katılımcılarda biraz suç var gibi geliyor bana. İçerikten çok tanınan kişilerin etkinliklerine katılma eğilimindeler. Bunun da en büyük hatası organizasyonu ve içeriği, süslü konuşmaları falan geçersek, eğitmenin anlattıklarının %70’i doğru bilgi. %30’u ise ölümcül derecede hatalı. Katılımcılar yeterince dinleyip not alıp uygulasalar zarara uğrayacaklar. Neyse ki katılımcılar da uyur gibi etkinlik katılımcılığı yapıyorlar. Bilgilerin zaten %20’si belki kalıyor akıllarında.
Daha da artırırsam ek bahsi, Türkçe konuşamayan kişilerden, ünvan karmaşası yaşayan kişilerden bile eğitim alan sektöre girmeye çalışan hevesliler var. Onlar da bu öğrenme sürecinde sadece eğitmene bağlanırlarsa veya sertifikaya bir kayıp içerisinde sektöre giriyorlar. Bu yanlışı bir de sertifikaya bağlanarak yaptıklarında ise ajansa veya marka tarafına pazarlamacı sıfatıyla girdiklerinde acı bir şekilde öğreniyorlar.
Güzel bir değinim tekrar belirteyim.
Teşekkürler.
Saygılar, Haydar hocam.
Takip edilmesini önerdiğiniz yerli yabancı bloglar nelerdir ?
Teşekkürler
Selamlar, ufak bir liste şurada olacaktı; https://hozkomurcu.com/okuduklarim/
Gelişen sektörümüz olan dijital pazarlamada gelişime fayda sağlayan tüm yazıları destekliyorum elinize sağlık hocam. Sosyal medyada gelişmek isteyen herkes için paylaşıyorum teşekkürler. Uğur Uğurcan
Elinize sağlık Haydar hocam, harika bir yazı olmuş.