Uzaktan Eğitim deyince akla Avustralya gelmekte. Avustralya kırsalında yerel geçim kaynağı tarım olduğundan yerleşim birimleri arasında kilometrelerce uzanan araziler bulunmakta. 50 kişilik bir okul kurulsa en yakındaki öğrencinin her gün kat etmesi gereken yol 30km’yi geçiyor. Bu sebeple okullaşma oranı oldukça düşük. 1900’lü yılların başlarında Avustralya bu soruna çözüm üretmek adına Uzaktan Eğitim’i uygulamaya başladı. Günümüzde de gelişerek sürmeye devam eden bu eğitim çeşidi radyolardan televizyonlara, televizyonlardan da internete doğru evrildi. Şuanda yol problemi çekmeden zamandan bağımsız olarak eğitim verilebilmekte.
Uzaktan Eğitim kültürü ülkemizde pek benimsenemedi. Kitabın kokusunu almadan okuyamam diyen insanlardan olsa gerek bu alanda diğer ülkelere göre oldukça yavaş bir gelişim gösteriyoruz. Ancak sosyal medya ülkemizde çok sevilmekte. Bu nedenle klasik Uzaktan Eğitim yerine sosyal medya üzerinden eğitim seçeneği son zamanlarda konuşulmaya başlandı. Şuanda vizyonda bütün eğitimi sosyal medya üzerinden vermek olmasa da örgün eğitime destek olacak şekilde sosyal medya üzerinden eğitim verilmesi gündemde.
İlkokuldan üniversiteye dek tüm eğitim kurumlarındaki öğretmenler yavaş yavaş sosyal medya aracılığıyla öğrencilerine ulaşabileceklerini keşfetmekteler. Bu amaçla öğrencileri ile gruplar oluşturmakta, gruplarda dokümanlar paylaşmaktalar. Ancak bu işlemi sistematik hale getirmek henüz pek konuşulmasa da vizyon sahibi öğretmenler bu alanda kayda değer başarılar elde etmekteler.
Öğretmenlerin sosyal medyada yaptığı en büyük hataların başında öğrencilerinin sırlarını açıklamak geliyor. Sınıfta başlarından geçen olayları bir bir özellikle Facebook’ta anlatan öğretmenler öğrencilerinden bir süre sonra gizlenecek delik arar hale geliyorlar. Ayrıca öğretmenlerin öğrencilerin paylaşımlarına yaptıkları yorumlar genelde bizler tarafından komik olarak nitelendirilse de öğrenciler pekte sevmiyorlar. Ayrıca öğretmen-öğrenci ilişkisindeki laubalilik sınırları da oldukça zorlanmış olabiliyor. Bu nedenle öğretmenlerin Facebook paylaşımlarında gizlilik ayarlarını kullanması son derece önemli. Özellikle öğretmenlerin sosyal medya üzerinden siyasi yorumlar yapması, oyun istekleri göndermesi öğrenciler tarafından yadırganmakta.
Öğretmenler Facebook ve Twitter’dan öğrencileri ile iletişim halinde olmalılar. Öğrencileri ile ilgili okulda görmedikleri bir sıkıntılarını sosyal medya aracılığıyla farkedebilirler ya da öğrencilerinin çok yetenekli olduğu bir alanı keşfedebilirler. Aynı zamanda öğrencilerinde bazen öğretmenlerinin de bir insan olduğunu hatırlamaları öğretmen-öğrenci ilişkisine bir artı katacaktır.
Sosyal medyada olamam diyen öğretmenlere bir sürprizim var. “Siz zaten sosyal medyadasınız.” Öğrencileriniz sizinle ilgili olumlu/olumsuz bir çok şey paylaşıyorlar. Onlarla birlikte kuru gürültünün dışında bir değer üretebilmek ise sizin elinizde. Öğrencileriniz ile ortak kullanacağınız bir Facebook grubu, Twitter hashtagi iletişiminizi farklı boyutlara taşıyabilir. Facebook grupları doküman/resim/ses dosyaları yüklenilebilir olduğundan derslerin dışında ekstra bilgiler verebileceğiniz mecralardandır. Twitter’da hashtagler aracılığıyla da derslerinizi daha eğlenceli hale getirebilirsiniz. Okullarda cep telefonu yasak olduğundan ve yasak olmasa da derste Twitter’da gezinmenin toplumumuzca negatif olarak algılanacağından ev ödevlerini Twitter ile entegre edebilirsiniz.
Öğrencilerin belirli bir hashtag altında ödevleri ile ilgili birbirlerine sorular sorduğu ve cevapladığı bir topluluk oluşturabilmek, farklı öğretmenlerin -ya da herkesin diyelim- bu tartışmalara katılabilmesi oldukça heyecan verici. Öğrencilerinizle farklı platformlarda iletişim kurdukça onların bakış açılarını daha iyi anlayacak ve kuşak çatışmasının çıkaracağı sorunlara karşı daha hazırlıklı olacaksınızdır.
“@Hozkomurcu: Öğretmenler için yazdım: Sosyal Medya ve Eğitim http://t.co/oMyq9aMtDv” Sosyal Medyada uzaktan ama etkili eğitim
Sosyal Medya ve Eğitim http://t.co/LOBgZuQd4Y @hozkomurcu aracılığıyla
Sosyal Medya ve Eğitim http://t.co/fM1cFRrawj